"Öğrenme Stilleri"
kavramı, ilk defa Amerika'da Rita Dunn tarafından 1960'lı yıllarda ortaya
atıldı. Amacı, her insanın farklı şekilde öğrendiğini ortaya koymaktı. Daha
sonraki yıllarda birçok akademisyen tarafından öğrenme stilleri üzerine çeşitli
teoriler geliştirildi. Yurt dışında 1990'lı yıllardan itibaren okullara uygulama
ve araştırma alanı olarak girmeye başladı. Bu konu ile ilgili şu anda 300
üniversitede yapılan 800'ü aşkın araştırma mevcuttur.
Çağımızın bilgi çağı olması
ve öğrenmede kazanılması gereken bilgi, beceri, tutum ve davranışların gün
geçtikçe artması, bireyin etkin öğrenmeyi bilmesini zorunlu hale getirmektedir.
Eğer bireylerin öğrenme
stillerinin ne olduğu belirlenirse, bu bireylerin nasıl öğrenebileceği ve
onlara yönelik nasıl bir öğretim planlanacağı da daha kolay bir biçimde
kestirilebilir.
Öğrenme Stilleri
her bir öğrencinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve
hatırlarken farklı ve kendilerine özgü yollar kullanmasıdır.
Öğrenme stillerimiz doğuştan
var olan karakteristik özelliğimizdir. Yaşamımızın her anında ve her boyutunda
davranışlarımızı etkiler. Yürürken, yatarken, otururken, konuşurken, oynarken,
yazarken bizi etkiler ve bu özelliğimize göre bu eylemleri yaparız.
Üç çeşit öğrenme stili vardır: görsel, işitsel, dokunsal. Çoğunlukla
biri ağırlıklı olmak üzere her üç öğrenme stiline de sahip olabiliriz.Görsel
Görseller özel
yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler. Dağınık bir masada ders
çalışamazlar, önce masayı kendilerine göre düzenlerler, daha sonra çalışmaya
başlarlar. Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir. Tam olarak öğrenebilmeleri
için dersin mutlaka görsel malzemelerle desteklenmesi gerekir. Harita, poster,
şema, grafik gibi görsel araçlarla kolay öğrenirler ve bu araçlarla
öğrendiklerini kolay hatırlarlar .Bilgi ve kavramları sembol ve resimlere
dönüştürmeleri anlamalarını ve bellekte tutmalarını kolaylaştırır. Bir şey
düşünürken gözleri yukarı doğru bakar.
İşitseller, ses ve müziğe
duyarlıdırlar. Sohbet etmeyi, birileri ile çalışmayı severler. Daha çok
konuşarak, tartışarak öğrenirler. Bu nedenle sınıfta son derece aktiftirler. Bir
şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar Bir bilgiyi hatırlama
istediklerinde genellikle o bilgiyi aktaran kişinin anlatım tarzını veya daha
önce bireysel olarak yaptıkları sesli tekrarı hatırlamaya çalışırlar.
Kinestetikler oldukça hareketlidirler. Sınıfta
yerlerinde duramaz, sürekli hareket etmek isterler. Bu hareketlilik, uygun
işlere yönlendirilmezse genelde sınıfta problem çıkarırlar. Dersin anlatılması
veya görsel malzemeler ile zenginleştirilmesi, kinestetik öğrencinin
öğrenmesine beklenen ölçüde katkı sağlamaz. Öğrenebilmeleri için mutlaka ellerini
kullanacakları, yaparak- yaşayarak öğrenme dediğimiz öğrenme tekniklerinin uygulanması
gerekir. Düşünürken aşağı doğru bakarlar, dağınıktırlar. Yeni bir şey
öğrenirken hareket ederek öğrenmeyi tercih ederler.
KAYNAKÇA
- http://nkal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/01/964247/dosyalar/2012_12/10102559_ogrenme_stilleri.pdf
- http://www.bilfen.com/orta_okullari/bilfen-kurtkoy-ortaokulu/ogrenme-stilleri/ogrenme-stilleri/bilfende-ogrenme-stilleri.html
- http://www.itugvo.k12.tr/ilkogretim/rehberlik_bultenler/ogrenme-stilleri.doc
0 yorum:
Yorum Gönder